22 Eylül 2010 Çarşamba

SDP ve TÖP temsilcileri siyasi bir komployla gözaltına alındılar. Derhal serbest bırakılmalarını istiyoruz!


21 Eylül 2010 günü sabaha karşı saat 05.00 sıralarında, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP)  İstanbul İl Binasına, Kadıköy İlçe Örgütüne ve SDP ve Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP) üyelerinin evlerine devletin kolluk güçleri tarafından baskınlar düzenlendi. Yüzleri kar maskeli, çelik yelekli özel harekat timleri parti binalarını darmadağın ettiler, bu binalarda bulunan bilgisayarlara, çok sayıda görsel ve yazılı malzemeye el koydular.
Operasyonlarda, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüleri Oğuzhan Kayserilioğlu ve Tuncay Yılmaz, SDP Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay, SDP Genel Başkan Yardımcısı Ecevit Piroğlu, SDP MYK Üyesi Ulaş Bayraktaroğlu, SDP PM Üyesi İbrahim Turgut, SDP PM Üyesi ve İHD İstanbul Şube yöneticisi Sultan Seçik Kubilay, SDP Üyesi Özgür Cafer Kalafat İstanbul’da evlerine baskın yapılarak,  Toplumsal Özgürlük okurlarından Semih Aydın da Bursa’da gözaltına alındılar. Halen on sekiz kişinin göz altında tutulmakta olduğu bilgisi edinilmiştir. Avukatlar arkadaşlarımızın Cuma günü mahkemeye çıkarılabileceklerini belirtmişlerdir.
Emniyet güçleri gözaltıları, davası bir hukuk skandalına dönüşmüş olan ‘Devrimci Karargah’ isimli örgütle ilişkili olmak suçlamasıyla gerçekleştirmişlerdir. Bu davanın iddianamesindeki ve tutuklamalarındaki keyfilik basında çokça yer almıştı. Aralarında bir siyasal partinin genel başkanı ve genel başkan yardımcıları bulunan arkadaşlarımızın bu suçlamalarla evleri basılarak gözaltına alınmaları da bir siyasi komplodan başka bir şey değildir, hukukdışı ve keyfi bir saldırıdır.
Kamuoyunca tanınmış, Parti ve Platformlarını üst düzeyde temsil eden arkadaşlarımız ev ve iş adresleri bilinmesine rağmen bu biçimde gözaltına alınarak farklı suçlamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Yasal ve demokratik zeminlerde ezilen ve emekçilerin sorunları etrafında mücadele eden arkadaşlarımız tamamen uydurma suçlamalarla gözaltına alınmışlardır.
Sosyalist Demokrasi Partisi’nin ve Toplumsal Özgürlük Platformu’nun, silahlı mücadele veren herhangi bir örgütle ilişkilendirilmeye çalışılması, doğrudan demokratik zemine yönelik antidemokratik bir saldırıya kılıf uydurmaktan başka bir anlama gelmez.
Sosyalist Demokrasi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Platformu, sosyalist hareketin yeniden yapılandırılması ve sosyalistlerin enternasyonalist birliğini gerçekleştirme sürecini başlatmak için biraraya gelmiş, bu birlikteliği pratikte ve eylemlilikte hayata geçirmeye başlamış iki sosyalist yapıdır. Öyle anlaşılmaktadır ki, SDP ve TÖP’ün sosyalist birliğe yönelik olarak sergiledikleri eylemli irade bir yerlerde rahatsızlık yaratmıştır.
Sosyalist Demokrasi Partisi ve Toplumsal Özgürlük Platformu, Kürt ve Türk halklarının mücadele birliğine olan inançlarının gereği olarak Demokrasi İçin Birlik Hareketi içinde yeralmaktadırlar ve ayrıca referandumda boykot tavrını benimseyen Ezilenlerin ve Emekçilerin Boykot Cephesi içinde yeralmışlardır. Öyle anlaşılmaktadır ki, referandum öncesi bu cephenin bileşenleri Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyelerine yönelik olarak başlatılan saldırılar, tırmandırılarak sürdürülmek istenmektedir.
Bu saldırı Kürt halk hareketiyle Türkiyeli sosyalistlerin mücadele birliği ve komünistlerin ortak özne oluşturma çabalarına yöneliktir.
Bu saldırı AKP hükümetinin sosyalist muhalefete tahammülsüzlüğünün artık hak hukuk tanımaz bir noktaya gelmiş olduğunun tescilidir. Böylece başbakanın referandum öncesinde dilinden düşürmediği “ileri demokrasi”yle neyi kastetmiş olabileceğini herkesin görebilmesi için yalnızca 9 gün geçmesi yeterli olmuştur.
Bu saldırı AKP hükümetinin devrimcilere karşı her türlü komploya sınırsız bir keyfilikle başvurabileceğini sandığının tescilidir. Böylece başbakanın 12 Eylül döneminde idam edilen devrimcilere döktüğü gözyaşlarının “ne” gözyaşları olduğunu herkesin görebilmesi için yalnızca 9 gün geçmesi yeterli olmuştur.
AKP hükümeti ‘12 Eylül’le hesaplaşıyorum’ diye diye 12 Eylül’ü aratmayan ve özünde onu sürdüren uygulamalara başvururken ne kadar ikiyüzlü ve küstahsa, demokrasi ve özgürlük yaygaraları atarak demokrasiyi ve özgürlükleri katletmekte de o kadar hünerlidir.
AKP hükümetinin emekçi düşmanı ve Kürt karşıtı politikalarının onu getirdiği nokta, her türlü muhalefeti sinsi siyasi komplolarla etkisizleştirmeye kalkışmadan artık varoluşunu sürdüremediğinin göstergesidir.
Siyasal iktidarın öğreneceği şeylerden biri şudur: Bu komplolarla sosyalistleri ve demokrasi güçlerini yıldıramazsınız.
AKP hükümetini uyarıyoruz: Tarihin sizi de halkın vicdanında 12 Eylül’cülerin yanına yerleştireceği günler çok uzakta değildir.
Sosyalist Demokrasi Partisi’ne ve Toplumsal Özgürlük Platformu’na yapılan bu saldırıyı protesto ediyor, arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Tüm demokratik kamuoyunu destek vermeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz.

SOSYALİST DEMOKRASİ PARTİSİ
TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder